Hikayemiz yıllaaaar yıllar önce hırçın rüzgarın üzüm bağlarını hoyratça silkelediği Bozcaada’da geçmektedir. Cesur ve kahraman Alperos’un güzeller güzeli Helen’e olan dillere destan aşkı ve adaya ismini veren Alperos’un çevik atı Bozca’nın unutulmaz serüveni sizlerle..
Alperos kendine, koşuşu tez, ayakları tunçtan, alnındaki yelesi altından bir at koştu. Kendi de omuzlarına altın elbiseler atarak eline altın bir kamçı aldı. Sonra atına bindi ve bir kamçı vuruşu ile atı havaya kaldırdı. İçi ateş dolu çılgın at Bozcaada’nın uçsuz bucaksız üzüm bağlarında rüzgar misali koşmaya başladı.
Tüm zorluklara göğüs geren Alperos ve atı Bozca, kahramanca savaşarak Helen’i aldı ve aşkları sonsuz bir denize yelken açtı.. Asla Oğlak yemeyen Helen (Alper’in çekimleri bırakıp oğlak çevirmeye gidelim diye tutturmasına ufak bir gönderme) sürekli karnı aç olan Alperos’u avlanmamaya ikna etmek için birbirinden lezzetli damla sakızlı kurabiyeler yapmaya başladı ve Alperos Helen’e olan aşkıyla avlanmayı bıraktı. (Yazar burada çekim sırasında Bozcaada’da yenilen damla sakızlı kurabiyeleri yad ediyor 🙂 Helen Aslı ve Alperos sonsuza dek mutlu yaşadılar.. :))